koş-u..

Koşuyorum.

Hani şu kız var ya, neydi ismi?

Lola.

Evet, işte Lola gibi koşuyorum.





Kuşlar ürküp, havalanıyor,

Yanından geçtiğim insanlar kızıyorlar bana.

O koşuşun içinde bir dede, eğilmiş torunun ayakkabısını bağlıyor.

Sabah güneşi üstlerinde parlıyor. Ve ben bu sıradan -ama bence büyülü- anı fark ederek yanlarından,

koşarak geçiyorum.

Torbasına, omzuna çarptığım insanları sinirlendirerek,

Kızıl kafalı Lola gibi koşuyorum.

‘Eskiden benim de saçlarım onun ki kadar kırmızıydı’, diye geçiriyorum aklımdan,

Aynı anda çantamı kavrayan sağ elim zıplayan göğüslerimin üstünde; koşarken daha az dikkat çekmeye çalışıyorum..

‘Lola’nın göğüsleri ufacıktı, ne rahat koşuyordu’ , diyorum içimden.

Koşuyordum o sabah, fakat bu sefer boşunaymış.

Koştuğum yere meğersem çoktan yetişinilmiş.

Ben kuşları boş yere ürkütmüş, insanları yok yere kızdırmışım sabah sabah önlerini keserek.

Haberim yokmuş; yetişmemin gereksiz olduğunu bilmiyormuşum.

Koşmuşum boşuna.

Bir tek dede özlemim sahiciymiş o sabah;

Bir tek o koşulmaya değermiş…



Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Best for Firefox, Opera&Maxthon @ 1280x720 :: Ocak 2008'den beri gelen giden: :: © 2007 - Eternity 9Kare.Net Yazı İşleri Ürünüdür :: iletişim::