But, I'm still alive..

Yanılabilir, hata yapabilir, hatta berbat da olabilirsiniz..
Ama kendinize bir şans tanıyın..





yani diyor ki şair,
"I mighten be wrong,
be mistaken
abused,
sucked and
exhausted..

But,
I'm still alive..

Ama, hala hayattayım... :-)

Yanılmış,
hata yapmış,
kullanılmış olabilirim .
hatta kendimi berbat da hissedebilirim.

Ama, hala hayattayım... "
09.mayıs.2005


bunları program başına bilmem kaç yüz dolar alan bir NLP uzmanı söylemiyor, ayakları kırık camlara basa basa yürümüş, az yaşamış çok tatmış biri tavsiye ediyor.. hatta sadece kendisine tavsiye ediyordu, paylaşası geldi öylesine.
düşündü ki herkes dibe vurabilir, bi'tane yukarı çıkan örnek olsun ortalıkta.
herşeye rağmen 'hayatta olma' güdüsü ayakta kalmamızı sağlayan..

edebiyatçı da okuyucusuna en mahremini açandır. yazdıklarıyla ayakta durandır.
yazıyorum, çünkü yapabileceğim daha iyi bir iş yok.
çünkü bildiğim başka bir iş yok..
yazıyorum, çünkü öyle...

şiirim geldi

fanustaki balık gibiyiz.

hepimiz.
her birimiz.
hiç bi farkımız yok suya yem atılmasını uman,
bekleyen kırmızı balıktan..
balık balık,
alık alık,
dört dönüp duruyoruz,
fanus bize,
biz fanusa baka baka.
kurtulsak ne fark eder,
hatta kurtulmasak daha iyi.
bahane fanusta.
biz fanusta.
fanusun bir filtresi bile yok.
öylesine muhtacız bakılmaya...



Bir kitap var "YÜRÜMEYE ÖVGÜ"..yıllardır gözümün önünde bir türlü edinip, okuyamadıklarımdan..

yazar David le Breton, 2003 yılında Sel Yayınları basmış(tı). iyi de etmiş. bu gördüğünüz sarı yaprak odamın duvarından, radikal kitap ekinin tanıtımından. aynı tadı vermez ama, buyrunuz tümünü okuyunuz. hatta bulursanız kitabı edininiz, bir tane de bana alınız.
okumak için tıklayın..




bir gün bi şarkı dinledim..

ve tüm düşüncelerim değişti..
 

 
youtube sağolsun şimdi gönlümüz ne zaman isterse seyreyliyebiliyoruz..eskiden eko tv olsun, efendime söyliyim number 1 olsun, trt2'nin geç saatleri olsun artık nerde yakalamışsak, biz '90 özel tv'lerin yeni yetmeleri için, bu konser kayıtlarını, kliplerini seyredebilmek müthiş bir mutluluktu. 1989 yapımı (şuanda internette gezinip bu siteye rastlayan bir çoklarınızla yaşıt:) bu hoş şarkı 80'lerden ruhumuzu okşayan tınılardan biridir..kalbini sesini dinleeee diye moda mod bir çeviri yapmayınız, biz de biliyoruz, arabeskleşiyor, evet.

80'lerin unutulmaz grubu Roxette'den tüm kafası karışık aşıklar için geliyor: Listen to your heart..
sevgilerimle..






"listen to your heart
when he's calling for you.
listen to your heart
there's nothing else you can do.
i don't know where you're going
and i don't know why,
but listen to your heart
before you tell him goodbye..."




sessiz adam işte orada..


uzun bukle bukle saçlar..
o ses sanki saçlarının kıvrımları gibi, sözlerle havaya karışarak çıkıyor..
bu adamlar, bu ses, bu şarkı ben bir içmek arzusu yaratıyor ki zor dayanılır.
Huzurlarınızda Dream Theater'ın Awake albümden "The Silent Man"







"sin without deceivers
a god with no believers
i could sail by
on the winds of silence
and maybe they won't notice
but this time i think
it'd be better if i swim"


kesmediyse bu da konser kaydı :




uçtu gitttii

geçenlerde nadiren kontrol ettiğim "eski" bir e-posta adresimi tekrar açmak istedim. bakalım yeni gelen giden neler var diye..

Giriş yaptıktan sonra, türkçe meali "Sayın hebele, üzgünüz e-posta hesabınız 3 ay hiç girilmediğinden dolayı kapatılmıştır. Sadece bununla da kalmadık, eski hiç bir mail'ınızıa, klasörünüze, dosyanıza artık ulaşamayacaksınız, hepsini sildik! nihohahah" olan bir yazı karşımda duruyordu.

birisini hafızanızdan silebiliriniz ama kalbinizden atmak başka bir meseledir.. Evet girmiyordum, kullanmıyordum; bi takım eski anıları hatırlatmasın diye, ama tamamen silmenin ne alemi vardı? ömrümden belli bir kesiti bıçak ve spatula ile kesip, ayırıp, çıkartıp atmışlardı sanki. uçtu gitti hayatımın o dönemine ait 'dijital' hatıralar..bir faydası yoktu, ama orda dursundu ne var..

bu şu demek oluyor bilimkurguya enfes malzeme olan insan beyni, kim ne yaparsa yapsın dijital hafızalara benzemez. Silinemez "cat!" diye.. meraklısı için bakınız Eternal Sunshine of the Spotless Mind diyorum. başka da bişey diyemiyorum ya..

ömür çiçek kadar narin,
bir gün kadar kısaa,
ağlamaaa değmez hayat bu gözyaşlarınaaa

tadında akıp giden bir yeşilçam jeneriği vardır ki, insan eşlik etmeden duramaz..

2007...

Bu sene, eski yıl - yeni yıl aldısı verdisi yok. Dökümsel analizlere girmeyeceğim, yoruldum...
Onun yerine elimizde şu var: http://www.gunlukhayat.com/yazi/yeni-yila-bel-baglayanlara
Okuyunuz, sitedeki başka yazar arkadaşları da inceleyiniz. Abone olunuz. Hayat ne garip, vapurlar falan deyiniz..

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Best for Firefox, Opera&Maxthon @ 1280x720 :: Ocak 2008'den beri gelen giden: :: © 2007 - Eternity 9Kare.Net Yazı İşleri Ürünüdür :: iletişim::