Bu kişisel günlük tarihe not düşsün.
Bugün ikibin sekiz yılının haziran ayının yirminci günüydü.
Gece.
Yoldayım.
Gene.
Hep.
Her zaman olduğu gibi.Modern zaman bedevisi.
Kulağımda güzel bir kadın İspanyolca ayrılık acısı çekiyor,
ben ışıklar içinde sanayi sitelerinden geçiyorum.
Neresindeyiz bu gidişin bilmiyorum.
Ne zaman uyuyup uyansam
böyle oluyor zaten.
Uyurken yolu kaçırıyorum...Hayatı kaçırıyormuşum gibi hisediyorum...
Parayı bastırınca bu ülkenin en lüks koşullarında oluyor yolculuk,
ama,
oturduğum cam kenarından ay görünmüyor!
"Parayla saadet olmuyor"
bazen gerçek olabiliyormuş demek ki...
.
.
.
Uyudum, uyandım.
Uykuya yoldan daha çok ihtiyacım varmış meğersem,
Neyseki hala yoldayım.
Hala gidiyorum.
Solda güneş yükseliyordu güneye giderken...
Tam da "konsepte" uyardı şimdi. Olsa da dinlesem..
Yolun virajlarında savrulurken,
hayatımın geri kalan virajlarını düşünüyorum.
Yolda virajı önceden kestirebiliyorsun.
Hatta uyarı levhaları var,
seni haberdar eden.
Ama yaşamda öyle mi?
Olmuyor işte öyle.
Kimse, kimsenin deneyimini umursamıyor.
Herkes kendi Amerikasını baştan keşfediyor...
Haziran 2008
ara beni, bul beni edebiyat, hezeyan, yol notları
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
0 yorum:
Yorum Gönder