Nerden gelir takılır insanın peşine eski şarkılar,
mırıldanırken kemirir içini,
ne başını hatırlayabilirsin
ne de yarım yamalak cümlelerini
sana anımsattıkları da yarım yamalaktır çünkü.
“insan unutmak istediğini unuturmuş”
palavrası çarpar yüzüne,
gidememenin can sıkıntısıyla
arafta debelenir kalırsın...
damarlarında rh pozitif kanı yerine
yüksek oranda fermante üzümsuyu, yanmış tütün kokusu, yavan kafein tadının
işte acıyı uyuşturacak ne varsa,
gezindiğini hissediyordu.
ayık kalmayı sevmezdi pek;
ayıkken farkındalığı artıyor,
bazı bazı dayanılmaz haller alıyordu.
zeki bir aptal,
akıllı bir deliydi;
hepsini birden taşımak öyle zordu ki.
ve
hepsinin farkındalığında olmak...
koşarak gitmek isterken,
iki ileri bir geri gidememek gibiydi
yaşamak bu aralar.
bir iyi
bir kötü.
ama
negatiflerin,
pozitifleri
elediği bir yaşamda
kanının rh pozitif akması
pek de
kâr etmiyordu o kış.
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
0 yorum:
Yorum Gönder