hikayeye devam, ama başka bir sahnede. Adı: aşk oyunu. perde yaşla orantılı. “act” bilmem kaç…
Kadın hiç tanımadığı adamla duvara sırtını yaslamış yan yana oturuyordu.
parmaklarının arasında tuttuğu yarım sigaraya baktı, zamanın geçiciliğinin kanıtı gibi.
Adam kendi belirsizliğinde kaybolmuş bu kadına içten içe kızıyor ama gene de bir şey diyemiyordu, kadının o sigaraya o an ihtiyacı vardı, o da bunun farkındaydı.
karşı ki duvarı izliyorlardı.
sıradan tuğlalar, çöp bidonları, karton kutuda sırnaşık iki kedi…
tipik bir çıkmaz sokaktı kadının yaşadığı, adamın da bir süreliğine misafiri olduğu…
Kadın çöp bidonlarından bir anlam çıkartmaya çalışıyordu inatla.
Adam kadının parmakları arasından sigarayı alıp bir nefes çekti içine...
”Beni izlerken canın yanıyor mu?”
Cevap vermedi bitkin kadın… okunmuş ve kuponları kesilmiş gazeteler gibi hayattaki işlevinin bittiğini hissediyordu.
Adam sigarayı söndürdü duvara basarak...siyah bir iz bıraktı oracıkta. “Bu iz içimize değil, bırak da duvara işlesin…” sonra gözleriyle bidonları sordu kadına, orda olmalarının tek nedeni buymuş gibi…
"boktan hayat felsefemin ürünü onlar..." ... 'hadi anlat' dercesine baktı adam bu duru yüze.
"yaşamadıklarımdan pişmanlık duyacağıma, yaptım yaşadım, en azından yaşadıktan sonra pişmanım demeyi yeğledim her zaman. bir bok yedim belki, kötü sonuçları da oldu ama ben çektim, gördüm; hayatı deneyerek öğrenmeyi seçtim hep.
ve sonuçta karşındaki çöp bidonları ortaya çıktı. ... üstelik pis de kokuyor...
şimdi seninle bu duvara sırtımı yaslamış meçhul çöpçümün gelmesini bekliyorum... ama bu kadar yığını belediye gelse kaldıramaz"
dalgaya vurdu son anda, adam yüzünde sevimli ve etkileyici bir tebessüm…
“ve ben hala pis kokuyorum....”
“pis kokan sen değilsin...o çöp bidonu ve içindekiler, senin attıkların, yaşadıkların, sildiklerin, kokuşmuşların…
burada, şuan. ikimiz de sırtımızı yasladık ve dahalarını atıyoruz. çöpçümü...? gelmese de olur…
Çöp bidonları orda dursun yeter ki biz çıkmaz sokak da ışık olalım...
yol olmasa da biz yürüyelim. duvar olsa da duvara karşı yürüyelim
çarpsak da yürüyelim... geçemesek de... deneyelim yenilelim, ama olsun yine deneyelim yine yenilelim...”
yorgun yorgun baktı kadın… başını adamın omzuna koymak geçiyordu içinden. Masumca…sadece şefkat için… oysa adam savaşmaktan bahsediyordu…
“yenilmeyi sözlüklerden çıkartamıyoruz değil mi?? biraz erken ama ben yoruluyorum artık yenilmekten.
her yenilmek bir yenilenmek olsa da...”
***
Kamyon yanaşıyor… büyük bir gürültü ile..
Yerimden kalkıyorum…
Onun çöplere yönelmesini önlemek için…
Bırak bidonlar orda kalsın…
Sen beni götür buradan…
Bu çıkmazdan…
Üzgünüm duvardaki adam,
Kısa metrajlı filmimiz bitti…
ara beni, bul beni aykırı yazılar
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
0 yorum:
Yorum Gönder